Sayın Patronum, Şu Eğitim İşlerini Ciddiye Alsanız Diyorum...
Özellikle Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerde görev yapan İnsan Kaynakları Yöneticilerinin birçoğunun, patronlarına en çok söylemek istedikleri ama genel kabul görmüş işletme protokol kuralları gereğince daha doğru ifade ile terslenme korkusu ile söyle(ye)medikleri bir cümledir “patron, şu eğitim işlerini ciddiye alsanız diyorum” cümlesi…
Çok değerli ve sayın “Patronlar” ve “Patron adayları” bana sorarsanız “İnsan Kaynakları Yöneticilerinizin” söyleyemediği bu sözü söylenmiş kabul edin ve “İşletmenizde yürütülen eğitim faaliyetlerine önem verin” veya “İşletmenizde eğitim faaliyetleri yürütülmüyor ise derhal başlatın.” (Yanlış anlaşılmasın, emretmiyorum. Israrla ve şiddetle tavsiye ediyorum…)
Israrımın nedenlerine gelince; fazla uzatmadan kısa cümlelerle şöyle izah edeyim. (Lafın gelişi kısa dedim, uzun olacak biraz…)
Eğitim Faaliyeti Şirket Piknikleri veya Moral Geceleri Gibi
Sosyal Etkinlik veya Faaliyet Olarak Görebileceğiniz Bir Şey Değildir.
Tanıdığım bazı şirket patronları (bazı kamu üst düzey yöneticileri de dahil) eğitim faaliyetlerini “en azından yılda birkaç gün eğitim falan yapalım, bir otelde kek çay falan yeriz arkadaşlar için de bir motivasyon olur” şeklinde ele alabilmektedir. (Bakın abartmıyorum ve gayet ciddiyim. “Hocam bu bu gün erken bitirirseniz yüzeceğiz” diyen patrona ve üst düzey yöneticiye rastladım ben)
Evet motivasyon yönetimi eğitimlerinde de söylendiği üzere eğitim faaliyetlerinin çalışanların motivasyon ve aidiyeti üzerinde fevkalade olumlu bir etkisi vardır. Ama bu eğitim faaliyetlerinin asli çıktısı değil bir nevi “promosyonudur.”
İzah edeyim.
Bir şirketin sürdürülebilirliği, değişen ve rekabeti şekillendiren yeni teknolojilere, yöntemlere, sistemlere, ekonomik, sosyolojik, politik, yasal vb. düzenlemelere zamanında ve doğru bir şekilde ayak uydurabilmesi ile mümkün olabilir.
Sizi geleceğe taşıyacak yeni yöntemlerin hayata geçirilmesi veya gelişmelere karşı reflekslerinizin zamanında oluşması şirketinizin (siz de dahil) her kademesinde görev alan kişilerin, bu değişimler ve gelişmeler konusunda zamanında bilgilenmelerine ve yeni yetkinlikler geliştirmelerine bağlıdır.
Ayrıca şirketinizin stratejik hedefleriniz varsa bilmelisiniz ki bu hedeflere ancak işletmenizdeki stratejik öneme sahip iş, işlem ve faaliyetlerin; etkin, etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesi ile ulaşabilirsiniz.
Daha basit bir ifade ile, sektörünüzde bugün oluşan veya gelecekte oluşacak ve şirketinizin keyfiyetten veya mecburiyetten uymak zorunda olduğu veya olacağı iş yapma yöntemleri için çalışanlarınızı, yöneticilerinizi, kendinizi geliştirmiyor; bu yeni yöntemleri öğrenmek konusunda Anadolu’da bilinen tabir ile “ayak sürüyor” iseniz yine Anadolu’da yaygın kullanılan tabir ile “el yürür siz arkasından bakarsınız” ve muhtemelen yürümekten vazgeçersiniz…
Çünkü eğer rakiplerinizin “İnovasyon” ile rekabet edici üstünlük peşinde olduğu bir zamanda çalışanlarınız, yöneticileriniz ve hatta siz henüz “Ar-Ge” ile “Ür-Ge” arasındaki farkın ne olduğu konusunda kafa karışıklığı içinde iseniz, “proje yönetimi” konusunda hiçbir fikriniz yoksa, “rekabet yönetimi” deyince aklınıza gelen ilk şey vade uzatmak, iskonto yapmak ise; yarın veya hadi iyimser bir ifade ile yarından sonra şirketiniz yoktur demektir.
Üretim hattınızdaki bir hata oranının, çalışanlara vereceğiniz basit bir eğitim ile rakiplerinize göre %0,5 puan iyileşmesi; satış temsilcilerinizin satış esnasında öğrenecekleri bir sunum yöntemi ile satışla sonuçlanan görüşme sayısında rakiplerinize göre anlamlı bir farkı yakalamaları; size milyonlar kazandırabilir.
Ya da "bu işler eğitimle falan olmaz" diyenlerden iseniz, eğitimsizlik size milyonlar kaybettirebilir.
Bu ve buna benzer bir çok sebepten dolayı eğitim faaliyetleri, motivasyon arttırıcı sosyal etkinlik veya faaliyet olarak ele alacağınız bir konu değil sizin için önemli ve hayati bir yönetim alanıdır.
İşletmeniz Açısından Eğitim Bir Keyfiyet Değil,
Üretim ve Satış kadar önemli ve Stratejik Faaliyettir.
Şimdi bir patron olarak düşünün.
Eğer işletmenizdeki üretim süreçleriniz istenilen sonuçları gerçekleştiremiyor ise veya satış faaliyetleri istediğiniz gibi gitmiyor ise ne yaparsınız…
Tabi ki ortalığı ayağa kaldırırsınız…
Derhal konuyu en üst düzeyde ele alırsınız. Muhtemelen en az müdür seviyesinde yönettiğiniz bu faaliyetler için müdüründen sorumlusuna herkesten bilgiler raporlar istersiniz, süreçlerinizi gözden geçirip nerede hata yapılıyor bulmaya çalışırsınız. (Bolca da sağa sola fırça atarsınız)
Ama asla “boş ver takmayın kafaya” demezsiniz, “amaaan dert etmeyin olmasa da olur” demezsiniz, üretim veya satış faaliyetleri için “saldım çayıra mevlâm kayıra” demezsiniz?
Çünkü bu işler size para kazandırıyor, varlık sebebiniz ve sürdürülebilirliğinizin tek yoludur.
Yani işiniz için stratejik (hayat/memat meselesi) işlerdir bunlar…
Ve bu yüzden, gerekirse sahaya kendiniz inersiniz ve uzun yıllardan beri üretimin içinde iseniz birkaç doğru soru, birkaç doğru yere bakış ile sorunu anlarsınız. Çünkü üretimin ruhunu ister mektepli ister alaylı olarak biliyorsunuzdur. Satışın içinden geliyorsanız da bu böyledir. Çünkü satışın ruhunu biliyorsunuzdur.
Üretimin ve/veya satışın içinden geliyorsanız yani ruhunu biliyorsanız üretimi ve/veya satışı şirketinizin gelecekte de var olabilmesi için nasıl yönetmeniz gerektiğini bilirsiniz ve bu yönetim alanlarını öncelikli ve önemi olarak algılarsınız.
Peki sizi geleceğe taşıyacak veya bu gün kaybetmemenizi sağlayacak hayati bir sürecin yani eğitim yönetim sürecinin “ruhunu” ne kadar biliyorsunuz ve üretim ve satış kadar önemle yönetilmesi gereken stratejik bir konu olduğunun farkında mısınız?
Eğitim Faaliyetleri Üretim ve Satış Gibi Planlanması, Uygulanması ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi Gereken Bir Yönetim Alanıdır.
Unutmayın; şirketinizin doğru tasarlanmış bir “Eğitim Yönetim Süreci” doğru tasarlanmış üretim ve satış süreçleri gibi sizi geleceğe taşır, hatalarınızı azaltır, maliyetlerinizi düşürür, verimliliği arttırır, rekabet edebilirliğinizi sağlar.
Eğer doğru bir eğitim yönetim süreciniz yoksa veya eğitim işini sadece bir “hoca” getirip konuşturmaktan ibaret sanıyorsanız, yanlış belirlediğiniz veya doğru bir şekilde icra edemediğiniz veya planlama yapamamaktan dolayı mutlaka yapmanız gerekirken yapmadığınız eğitimler sebebi ile; hatasız yapmayı bir türlü öğrenemediğiniz işler ve/veya anlayamadığınız ve uygulamaya geçiremediğiniz sizi rekabet içinde tutabilecek bir yöntem yüzünden para kaybedebilir, verimsizlik yaşayabilir, müşteri kaybedebilir, karsız duruma düşebilir daha da ileriye gidersek iflasın eşiğine gelebilir hatta iflas bile edebilirsiniz.
Şimdi “hocam çok abarttın ya… Eğitim yüzünden iflas edilir miymiş canım?” diyorsanız saygı duyarım ama iflas etmeseniz bile kötü eğitim yönetiminin yüzünden, yanlış ve gereksiz eğitimlerin en azından ve mutlaka size zaman ve para kaybettireceğini hatırlatırım.
İşte bu yüzden gayet ciddi olarak ve ısrarla diyorum ki; eğitim faaliyetleri stratejik bir faaliyettir ve üretim yönetimi, pazarlama yönetimi, finans yönetimi gibi, önem ve hassasiyet ile ele alınmalı, planlanmalı, yürütülmeli ve sonuçları gözlenmelidir.
“Hocam Doğru Diyorsun da Eğitimler Hiçbir Şeyi Değiştirmiyor”
Diyebilirsiniz ve Maalesef Haklı da Olabilirsiniz.
Muhtemelen bir patron olarak geçmiş başarısız eğitim tecrübelerinizden, daha doğrusu eğitimlere verdiğiniz paraların karşılığını alamadığınız tecrübelerinizden yola çıkarak “eğitimler hiçbir şeyi değiştirmiyor, bu eğitim işleri boş işler” diyor olabilirsiniz.
Saygı duyarım ve hatta maalesef haklı da olabilirsiniz derim.
Neden mi? Onu da hemen izah edeyim.
Eğer şirketinizde eğitim faaliyetleri üretim ve satış faaliyetleri gibi stratejik bir faaliyet olarak görülmüyor ve doğal olarak bırakın üst düzey bir yöneticinin, bir müdürün bile sorumluluğuna verilmemiş; memur düzeyinde sevk ve idare ediliyor ise,
Eğitim Sürecinin “Analiz”, “Tespit”, “Planlama”, “Eğitimi Uygulama”, “Öğrenmeyi Ölçme ve Değerlendirme”, “Öğrenileni Kalıcı Kılma” gibi aşamaları olan bir dizi bilimsel teknik ve yöntemden oluştuğu konusunda şirket olarak bir fikriniz oluşmamış ise,
Eğitim giderleri bütçe kalemleriniz içinde yer almıyor ise
İnsan Kaynakları Yöneticisi alırken “Eğitim Yönetimi” konusunda yeterlilik aramak aklınızın köşesinden geçmiyor, hatta bir profesyonel bir insan kaynakları yöneticisi çalıştırmayı gereksiz görüyor iseniz,
Yöneticileriniz ve siz, yönettiğiniz alanlar ve kişiler için eğitim ve gelişim ihtiyaç analizi yapmayı bilmiyor, hatta bunun bir yöneticinin görev ve sorumluluklar listesinin bir maddesi olması gerektiğini düşünmüyor iseniz,
Şirketinizde eğitimler ihtiyaçtan değil “kanun istedi”, “ISO istedi” veya “elin şirketi yapıyor biz yapmasak olmaz” diye yapılıyor ise
haklısınız sizin şirketinizde “eğitimler hiçbir şeyi değiştirmez” ve sizin şirketiniz için “eğitim işleri boş işlerdir” sakın boşa para harcamayın.
Ya da hemen “Eğitim Yönetimi” ile ilgili içinde sizin de olacağınız bir eğitim programı uygulayın ve eğitimin nimetlerinden dolu dolu yararlanmanın yolunu arayın.
“Başarının Ataleti Sizi de” Esir Almasın…
En İyisi mi Siz Eğitim İşini Ciddiye Alın...
“Bugünün başarılı yöneticileri bulundukları yere geçmişte uyguladıkları stratejilerin sonucunda ulaşmışlardır ve bu stratejilerin onları hala başarılı kılacağına inanırlar. Ben buna başarının ataleti adını veriyorum ve bunu çok tehlikeli buluyorum…” demişti, 2016’da ölen İntel’in Efsane başkanı Andy GROWE…
Bugün küçük bir atölyeden bir fabrikaya dönüşebilmişseniz veya küçük bir esnaf dükkânından büyük bir mağazaya hatta mağazalar zincirine ulaştıysanız veya dün komşu esnafa mal satarken bugün bir çok ülkeye ihraç yapar haldeyseniz, kimse size “yanlış işler yaptınız” veya “siz işi bilmiyorsunuz” diyemez…
Hatta global veya ulusal ölçekte konjonktürel bir büyümenin işinizi, sizin hatalarınıza ve eksikliklerinize rağmen büyütmüş olma ihtimali yani şansınız yaver gitmiş olma ihtimali olsa bile, bu ifade yani “siz işi bilmiyorsunuz” demek haksızlık olur.
Kısacası ayıp eder yani bunu söyleyen…
Ama siz de “şirketimizi başarılı noktaya getiren, benim eskiden beri bildiğim hatta babamdan öğrendiğim doğrular bana yeter, merak etme hocam bunlar şirketimizi de işimizi de geleceğe taşır.” diyorsanız ve bu tespitinizde yanılıyorsanız; işte bu söz yarınlarda sizin kendinizi asla affetmeyeceğiniz en büyük ayıbınız olabilir.
Ne demek mi istedim?
Siz yanılmıyorsanız; yani yaptığınız işler eskiden olduğu gibi bugün ve yarında aynı yöntemlerle yürütülecek ise sorun yok. Bugüne kadar doğru bildiğiniz her şey yarında sizi başarılı kılacaktır. O zaman bu yazıyı gereksiz olarak okuduğunuzu düşünebilir ya da kibarlığınızdan “estağfurullah hocam, entelektüel bir kazanım oldu…” der geçersiniz.
Ama yanılıyorsanız; yani yaptığınız işler her geçen gün yeni yöntemleri, bilgileri ve becerileri kazanmayı gerektiriyor ise o zaman bu yazı “Allah razı olsun iyi ki yazmışsın ve ben de iyi ki okumuşum hocam…” diyeceğiniz bir yazı olacak…
En iyisi mi siz temkinli olun ve kendiniz de dahil tüm çalışanlarınızın gelişimini önemseyin ve “şu eğitim işlerini biraz daha ciddiye alın.”
Vesselam…